Günümüzde çeşitli sağlık sorunlarının çözümü yada daha sağlıklı yaşamak için çok farklı diyet tedavileri moda halini almış durumda. Çölyak hastalığının temel tedavisi olan glutensiz diyet bunların en yaygın ve popüler olanlarının başında geliyor. Özellikle batılı ülkelerde milyonlarca insan gluten hassasiyeti (Nonceliac gluten sensitivity (NCGS) gerekçesiyle bu diyeti uyguluyor ve bu milyarlarca dolarlık büyük bir sektör oluşmuş durumda.

Günümüzde gluten alımıyla ilişkilendirilen üç klinik tablo mevcuttur:

  • Çölyak Hastalığı: Otoimmün bir hastalıktır. Glutensiz diyetin tavizsiz bir şekilde uygulanmasını gerektirir.
  • Buğday Allerjisi: IgE ile oluşan allerjik bir hastalıktır. Glutensiz diyet gereklidir.
  • Gluten Hassasiyeti: Yukarda sayılan iki hastalığın neden olmadığı ve glutensiz diyetle düzeldiği ileri sürülen belirtilerden oluşan klinik tabloya verilen addır. Bunlarda glutensiz diyet genellikle mecburi değil bir tercih olarak uygulanmaktadır.

Amerika Birleşik Devletlerinde çölyak hastalığı sıklığı yaklaşık %1 iken, kendilerinde gluten duyarlılığı olduğunu belirtenlerin, buna inananların oranının %60’lara ulaştığı tahmin edilmektedir. Bunların çok büyük bir kısmı kendi kendine tanı koymuş, glutensiz diyet uyguladıklarında daha sağlıklı hissettiklerine inanan kişilerden oluşmaktadır. Konuyla ilgili yayınlanmış çok sayıda kitabın ve sayısız web sitesinin de hastaları buna inandırmada ve oranı yükseltmede önemli bir rolü vardır.

Gluten hassasiyeti için kesin tanı konulmasını sağlayan bir kan testi veya endoskopi gibi bir tetkik yöntemi yoktur. Gluten hassasiyeti tanısı belirtilere ve bunların glutensiz diyetle düzelip düzelmemesine dayalı olarak konulmaktadır. Kendilerinde gluten hassasiyeti olduğunu düşünenler karın ağrısı, reflü, gaz, şişkinlik, bulantı, ishal veya kabızlıktan şikayet etmektedirler. Ayrıca bu kişilerin baş ağrısı, halsizlik, unutkanlık, anksiyete, depresyon, kas ağrısı ve cilt lezyonları gibi sindirim sistemi dışında yakınmaları da olmaktadır. Ancak çölyak hastalığında olduğu gibi kesin tanı konulmasını sağlayan kan testleri veya endoskopik bulgular mevcut değildir.  Biyopsi alındığında herhangi bir tanı koydurucu bulgu yoktur. Tanı beyana ve biraz da yoruma dayalıdır. Dolayısıyla glutenin neden olduğuna inanılan belirtilerin farklı bir nedenle ortaya çıkmış olması da muhtemeldir.

Çölyak hastaları buğday, arpa, çavdar gibi gluten içeren tahıllardan üretilen besinleri kullanmamalıdır

Son zamanlarda gluten hassasiyeti konusunda pek çok tıbbi araştırma yapılmaktadır. Çölyak hastalarının tamamında genetik yatkınlığı gösteren HLA DQ2 / DQ8 pozitifliği varken, gluten hassasiyeti olanlarda önemli bir farklılık gözlenmemektedir. Bu çölyakta olduğu gibi net bir genetik yatkınlık durumu olmadığına işaret etmektedir. Bazı irritabl barsak sendromlu hastalarda glutensiz diyetle belirtilerin düzeldiğini bildiren araştırmalar mevcuttur. Saf gluten verilerek yapılan bir araştırmada bunun çölyak hastalığı olmayanlarda olumsuz kabul edilebilecek önemli bir etkisinin olmadığı kanaatine varılmıştır.

Çölyak hastası olmadığı halde glutensiz diyetten yarar gören bazı hastalarda bu durum glutenden ziyade buğdayın yapısında bulunan ve kısaca FODMAP (Fermentable oligosaccharides, disaccharides, monosaccharides, and polyols) adı verilen maddelerden kaynaklandığını ileri sürenlerde mevcuttur. FODMAP içerisinde yer alan maddeler normal insan ince barsağında iyi sindirilemez ve kalın barsağa geçer. Burada kolon bakterileri tarafından fermente edilirken kısa zincirli yağ asitleri ve gaz üretilmesine yol açar. Sonuçta gaz, şişkinlik ve karın ağrısı gibi belirtiler ortaya çıkabilir. Bu nedenle bazı araştırıcılar bu duruma gluten hassasiyeti değil buğday hassasiyeti demenin daha doğru olacağını ileri sürmüşlerdir. FODMAP içinde yer alan maddeler sadece buğdayda değil başka pek çok bitkisel besinde de bulunur.

Sonuç olarak bazı insanlarda çölyak hastalığı olmasa da glutene veya buğdayda yer alan başka maddelere hassasiyet veya intolerans durumu gerçekten de olabilir. Ancak araştırmalarda verilen sıklık oranları genellikle hastaların kendi koydukları tanıya dayalı olduğu için gerçek duruma göre çok yüksek olduğu söylenebilir. Daha doğru tanı kriterleri ortaya konuluncaya kadar bu konuda bir belirsizliğin süreceği öngörülebilir. Bu dönemde çölyak hastası olmayanların gluten hassasiyeti tanısı ile katı glutensiz diyete ihtiyaç duydukları kanaatinde olmadığımı belirtmek isterim.

Glutensiz diyet, uygulaması kolay olmayan, ek mali yük getiren ve sosyal olarak izole edici olabilen bir tedavi yöntemidir. Çölyak hastalığı ve buğday allerjisinde glutensiz diyet, sağladığı yararların büyüklüğü nedeniyle uygulanmaya değer olmaktadır. Ancak gluten hassasiyeti olanlarda glutensiz diyetin bu kadar hayati önemde olduğunu söylemek mümkün değildir.

Bunlara rağmen hastalar isterlerse glutensiz diyeti deneyebilirler, zararsızdır. Bu durum hastaların bir kısmında gerçekten de şikayet edilen belirtilerin kaybolmasını sağlayabilir. Ancak tanısal bir karmaşaya yol açmamak için bu diyete başlanmadan önce mutlaka çölyak için uygun kan testleri yapılmalıdır. Çünkü diyete başlamak isteyen kişide gerçekten çölyak hastalığı varsa diyet sonrası bunu saptamak oldukça zorlaşacaktır.

Glutensiz diyetin popülerleşmesinin en büyük yararı aslında gerçek çölyak hastalarına olmaktadır. Bu sayede glutensiz ürünlerin bulunabilirliği artmakta, maliyetleri azalmaktadır.

Bu yazı aşağıdaki kaynaktan özetlenerek ve bazı görüşler, yorumlar eklenerek hazırlanmıştır.
Should We All Go Gluten-Free? Medscape. Feb 04, 2016.