Toplumda yaygın bir sağlık sorunu olan kabızlık yani kronik konstipasyon ile ilgili önemli problemlerden biri de bu konudaki yanlış bilgiler ve yanlış inanışlardır. Bunların temeli günümüz bilimsel araştırma kalite standartlarına uymayan, eski zamanların şartlarında yapılmış,  bazı yetersiz çalışmalara dayanmaktadır. Konstipasyon tedavisinde kullanılan ilaçların bir çoğunun patent süreleri dolmuştur. Patent süresi dolan ilaçları isteyen her firma serbestçe üretebilir, dolayısıyla ucuzdur, karlılığı düşüktür. Kaliteli bilimsel araştırmaların maliyetleri oldukça yüksektir. Bu ucuz ilaçların araştırmaları için yatırım yapıp para harcayacak, daha üst düzeyde bilimsel çalışmaları finanse edecek şirketler bulunmamaktadır. Bu nedenle yıllarca bu eski ilaç molekülleri ile ilgili modern yöntemlerle yeni, kaliteli çalışmalar yapılamamıştır. Böyle olunca da eski ve sağlam temellere dayanmayan olumsuzluk içeren bilgiler devam edegelmiştir. Son yıllarda gecikmeli de olsa bazı devlet fonlarının desteğiyle yeni çalışmalar yapılabilmiş ve böylece bazı bilgi eksikliklerinin giderilmesinde önemli katkılar sağlamıştır. Bu verilerden yola çıkılarak hazırlanan kabızlık tedavisi hakkında önemli hususlar aşağıda maddeler halinde sıralanmıştır.

Kabızlık Tedavisinde Doğrular, Yanlışlar
  • Barsakların uzun olmasına bağlı kabızlık: Kalın barsaklarının uzun olması durumuna tıpta  Dolichocolon denmektedir. Bazı hastalarda kolon filmi veya kolonoskopi gibi tetkikler sırasında bu bulguya rastlandığında bunun kabızlık nedeni olabileceği düşünülürdü. Ancak kolonun (kalın barsak) uzun olmasının kabızlığa yol açabileceğini gösterir bir bilimsel kanıt mevcut değildir.
  • Cinsiyet hormonların menstrüel siklusta konstipasyon üzerine etkisi olabilir ancak bu etki minimaldir, sanıldığı kadar fazla değildir.
  • Gebelikte ise hormonlardaki değişmenin gebelik konstipasyonunda rolü (önemli derecede) olabilir.
  • Hipotiroidizm kabızlık (konstipasyon) yapabilir, ama konstipe hastalar arasında hipotiroidizm nadirdir. Yani konstipasyon nedeniyle başvuran hastalara başka klinik bulgular nedeniyle gerek duyulmuyorsa sadece kabızlık için rutin TSH bakılması  şart değildir.
  • Fiber yani bitkisel besinlerde bulunan lif bazı hastalara iyi gelirken bazılarında semptomları artırabilir.
  • Dehidrasyon yani sıvı kaybı olmadıkça gereğinden fazla sıvı alımının yararı yoktur. Hastalara aşırı su tüketmelerinin önerilmesi anlamsızdır. Normal düzeylerde alınması yeterlidir (günde 1,5-2 litre).
  • Yaşlılarda fiziksel aktivitenin artırılması yararlı kabızlık tedavisi açısından yararlı olabilir.
  • Normal dozundaki stimülan laksatiflerin kolonu tahrip edici etkisi YOKTUR
  • Bazı hastalar defekasyon için laksatife BAĞIMLIDIRlar ama bu daha önceden kullandıkları laksatiflerin bağımlılık yapıcı etkisinden dolayı DEĞİLDİR. Bunların bağımlılık yapıcı etkisi yoktur. İşin aslı bu hastaların bu ilaçlara bağımlılıkları değil, İHTİYAÇLARI VARDIR.
  • Stimülan laksatiflere tolerans gelişmez, yani zamanla etkinlikleri kaybolmaz. Laktulozun ise bir süre kullanım sonrası etkinliği azalabilir.
  • Laksatif kesilmesi REBOUND konstipasyona neden OLMAZ. Yani hasta konstipasyon ilacını keserse eski haline dönebilir ama eskisinden daha kötü olmaz.
  • Bu ilaçlar suistimal edilebilir ama ALIŞKANLIK yapmaz. Bazı hastalar ihtiyacı olmadığı halde kullanarak suistimal edebilir. Ancak alışkanlık yapıcı etkisi yoktur.
  • Son olarak kabızlık normal bir durum değildir, diğer hastalıklar gibi tedavi edilmesi, düzeltilmesi gereken bir durumdur. Yaşam kalitesini bozar, kalıcı zararlara neden olabilir.

Kabızlık konusunda ek bilgiler için web sitemizdeki “Kabızlık İçin Öneriler” ve “Kabızlık: Nedenleri, Türleri ve Tedavisi” başlıklı yazılamızı da okuyabilirsiniz.

Kaynak: Myths and Misconceptions About Chronic ConstipationMyths and Misconceptions in Chronic Constipation The American Journal of Gastroenterology 100, 232-242 (January 2005)