Geğirme kadar insanı toplum içinde zor duruma düşüren, rahatsız eden bir sağlık problemi az bulunur. Hele bir de yüksek sesli ve gürültülü olduğunda, çevreden rahatsız edici bakışlar çevrilmeye başladığında, işler iyice kontrolden çıkabilir. İyi ama nasıl oluyorda küçük bir organdan bu kadar çok gaz çıkartılabiliyor. Sürekli gaz mı üretiliyor, midede bu kadar çok gaz olabilir mi? Hastalar bu konuda çevrelerinden eleştiri almaya başladıklarında ve kendilerine biraz hakim olmaları istenildiğinde verdikleri cevap çoğunlukla “…ama elimde değil…” şeklindedir.

Geğirme hastayı ve çevresini ciddi olarak rahatsız etmeye başlayınca çareler aranır. Komşunun, akrabanın önerdiği mide ilaçları denenir, olmaz. Bitkisel ilaçlar konusunda şöhretli ilim sahiplerinin (!) formülleri uygulanır, fayda etmez. Doktora gidilir, endoskopi yapılır, gastrit tanısı konur, yoğun antibiyotik tedavileri uygulanır yine de işe yaramaz. Hatta bazılarında geğirme daha da şiddetlenir. Gazlı içecekler kesilir fayda etmez. Düzelmeyince tekrar tekrar endoskopi yapılır, en sonunda da bir türlü iyileştirilemeyen (daha doğrusu iyileşmediği sanılan) gastrit suçlu ilan edilir. Artık o iflah olmaz bir gastrit hastasıdır. Bu sefer de gastrit konusunda iyi bir doktor aranmaya başlanır, sonunda bir kaç tane de bulunur ancak onların verdiği antibiyotik tedavisi de öncekilerden pek farklı değildir.

Midede gaz, şişkinlik ve geğirme problemi olan hastalar bir türlü kendini anlatamaz, çektikleri sıkıntılar anlaşılmaz. Ev halkı anlamaz, komşular anlamaz, arkadaşlar anlamaz, doktorlar bile anlamaz. Doktorların çoğu bu konuda yeterli eğitim almamıştır. Kanser, ülser, infeksiyon gibi tehlikeli hastalıkların teşhisinde çok iyi olan doktorlar bu konuya gelince bir şey yapamamaktadırlar, çoğu zaman dinlemek bile istememektedirler, bazıları da hastayı suçlamakta, sorunun psikolojik olduğunu ileri sürmektedir. Gerçekten de tıp eğitiminde kanser, ülser, enfeksiyon gibi ciddi hastalıklara verilen önem, dispepsi, irritabl barsak sendromu gibi fonksiyonel hastalıklara verilmemektedir.

Sayıları az da olsa konuyu bilen, hastayı anlayan doktorlar yine de vardır ama bu seferde hastalar bu doktorların problemi anladığını anlamaz, teşhislerini kabullenmek istemez. Çünkü bu sefer de doktorlar önemli bir problem olmadığını, hastaların kendilerinin isteyerek hava yutup-çıkardıklarını söylemektedirler. Hastalar bunu kesinlikle kabullenmek istemez, ciddi bir hastalıktan kaynaklandığını iddia etmeye devam ederler. Karşılıklı anlaşılamama problemi had safhadadır. Yakınları baskı yapıp, “…defalarca endoskopi yapıldı, bir çok doktora gittin önemli bir şeyin yokmuş…” dediklerinde daha çok strese girer, geğirmeleri çok daha gürültülü bir hal almaya başlar, “…bak ne kadar zor durumdayım, ama siz beni hiç anlamıyorsunuz...” der gibidirler. Dışa kapalı ve çaresiz görünürler.

Gaz, Şişkinlik ve Geğirme mekanizması

İşin aslı nedir, gerçekten bu insanların midesinde çok fazla gaz mı var, şimdi bunu biraz açıklamaya çalışalım:

Mide gerilmeye, içerisindeki basınçtaki artışına karşı çok duyarlıdır. Gerildiği zaman, basınç düzeyi belirli seviyelerin üzerine çıktığı zaman rahatsızlık hissedilir. Mide içi basınç belirli sınırları aşmayacak şekilde ve hassas bir şekilde kontrol edilir. Midenin girişinde ve çıkışında giriş ve çıkışları kontrol eden iki kapağı vardır. Giriş tarafındaki kapaktan yutulan besinler mideye girer. Çıkış tarafındaki kapaktan ise sindirilmiş besinler emilmek üzere ince barsaklara gönderilir. Mide içi basınç belirli sınırları aşarsa içerideki besinler ve salgılar ya yemek borusuna yada ince barsaklara doğru kontrolsüz bir şekilde püskürtülür. Bunun olmamasını sağlayan iki önemli mekanizma vardır:

  1. Mide gevşemesi ve esneklik: Normalde mide açken içi boşken kasılarak küçülür. Hacmi azalır. Böylece içinde birikinti kalmaz, temiz olarak durur. Yemek yerken besinler ve sıvılar geldikçe gevşeyerek, genişler. Hacmi artar, yeni gelenlere yer açılır. İçi doldukça gevşer, genişler, böylece basıncın artması önlenir. Doldukça gevşeyerek genişler, boşaldıkça kasılarak küçülür. Bunun sayesinde basınç hep sabit düzeyde ve düşük olarak kalır. Gevşeyip genişleyemezse gerginlik, şişkinlik, rahatsızlık ve ağrı hissedilebilir.  Erken doyma, acıkmama gibi belirtiler ortaya çıkabilir. Boşaldıkça kasılıp küçülemezse, mide aşağıya kasıklara doğru sarkar ve içindekiler ince barsağa geçemez, midede birikir ve kokuşma olabilir. Bu şekilde midenin genişleyip sarkmasına gastroparezi denir.
  2. Geğirme : Normalde her insan lokmaları yutarken elinde olmadan bir miktar da hava yutar. Yutulan bu hava midenin en yüksek noktası olan kubbe şeklindeki fundus bölgesinde birikir. Bu havanın miktarı arttıkça mide içindeki basınç ta artar. Basınç belirli bir düzeyi aşınca fundustaki algılayıcılar (sensörler) tarafından tetiklenen bir refleks ile mide ile yemek borusu arasındaki kapak açılır ve hava ağız yoluyla çıkarılır. Geğirme dediğimiz bu refleks yoluyla fazla hava çıkarılarak basınç tekrar düşürülür.

İnsan midesi gerilmeye, yüksek basınca karşı çok duyarlıdır. Midede çok etkin çalışan basınç, gerilme algılayıcılar (sensörler) vardır. Mide içi basıncın belli sınırları aşacak şekilde artması sindirimi bozucu yönde etki gösterir. Basınç arttığında basınç algılayıcıları uyarılır ve gerekli tepkiler (refleksler) başlar. Yukarda da bahsedildiği şekilde midede gevşeme yoluyla midenin esnekliği artırılabilir; böylece genişliği ve kapasitesi artar. Bu şekilde mide içi basınç düşürülmüş olur, buna komplians (esneklik) artışı denir. İkinci basınç düşürme yolu ise yukarda anlatıldığı gibi mide ile yemek borusu arasındaki kapağın kısa bir süre açılarak fazla havanın atılmasıdır.

Normalde lokmaları yutarken her insan lokma ile beraber bir miktar da hava yutar demiştik. Bu hava midenin fundus adı verilen kubbe şeklindeki üst bölümünde toplanır. Basınç algılayıcılar uyarılınca, uyarının şiddetine göre, insanda tokluk, dolgunluk, gerginlik, rahatsızlık, şişkinlik, sertlik ve ağrı gibi hisler oluşur. Geğirme yolu ile hava çıkarılıp basınç düşürülünce de bir rahatlama hissi oluşur. Bu her insanın yemeklerden sonra yaşadığı, bildiği, tanıdık bir histir.

Midede doluluk, gerginlik, rahatsızlık, şişkinlik, sürekli tokluk hissi ve ağrı gibi belirtiler dispepsi, ülser, gastrit, kanser, aşırı yeme, midenin gerilmesi veya aşırı duyarlılık gibi bir çok farklı durumlarda oluşabilir. Yani bu belirtiler sadece basınç artışına özel değildir. Geğirme ile rahatlama olduğunu daha önceden bilen, o hissi tanıyan hasta bu farklı rahatsızlıkların her hangi birinde  hava çıkararak rahatlamaya uğraşabilir. Farklı farklı nedenlerle oluşmuş rahatsızlıkların geğirme yolu ile rahatlayacağını zannedebilir. Çünkü belirtileri benzerlik göstermektedir.

Lokmalarla birlikte yutulan ve midenin fundus bölümünde toplanarak biriken gaz. Sanıldığından çok daha az miktardadır

Ama işler her zaman hastanın düşündüğü gibi olmaz. Resimde de görüldüğü gibi midede o kadar da fazla hava yoktur. Bir veya iki kez çıkarınca midedeki gaz biter. Bu sırada hissedilen rahatlama hastaya yetmez. Rahatlama hissi çabucak geçer. Rahatlama peşinde koşan hasta eninde sonunda daha fazla gaz çıkarmanın bir yolunu bulur. Yani hava yutmayı öğrenir. Önce hava yutar, sonra da geğirerek geri çıkarır. Böylece kısa süren, geçici rahatlamalar yaşamaya devam eder. Sonuçta bunu tekrar tekrar yapmayı alışkanlık haline getirir.

Aşırı geğirme bir taraftan kısa süreli, anlık rahatlama hissi yaşatırken bir taraftan da mide ile yemek borusu arasındaki kapağın sık sık açılması nedeniyle, reflüye neden olarak, yeni problemlere yol açar.

Bazı hastalar midede ciddi bir rahatsızlık olmasa da bu rahatlama hissini yaşamak için gaz çıkarmayı alışkanlık haline getirebilir. Stresli olunan zamanlarda da, geğirme bir rahatlama yöntemine dönüşür, kronikleşir. Sinir krizi geçirenlerde iyice şiddetlenebilir.

Basınç Algılayıcıların Aşırı Duyarlılığı

Basıncı beynimize ileten sensörler (algılayıcılar) her zaman mükemmel çalışmayabilir. Midede gerilme ve basınç duyusunu hissetmemizi sağlayan algılayıcılar yanıltılabilir, beynimize yanlış uyarı gönderebilir. Aslında basınç artışı yokken gerginlik, şişkinlik hissine neden olabilir. Bilimsel çalışmalarda bu algılayıcıların rahatsız edici bir uyarı ile bir süre  tekrar tekrar uyarılması sonucunda çalışmasının bozulduğu, hassasiyetlerinin arttığı ispatlanmıştır. Midede oluşan iltihaplar, asit ve safra gibi tahriş edici kimyasal maddeler,  enfeksiyonlar, mideye dokunan  ilaçlar ve kimyasal maddeler ile psikolojik stresin basınç algılayıcılarının hassasiyetini artırdığı bilinmektedir. Hassasiyeti artan sensörler normal durumlarda bile basıncın arttığı algısı oluşturabilir, gerilme, şişkinlik olduğu hissini verebilir. Bu hastalar rahatlamak için, aslında olmayan mide gazını çıkarmaya, geğirmeye çalışırlar. Bu duruma aşırı duyarlılık (hipersensitivite) adı verilmektedir. Böyle hastalar midelerinin hassas olduğunu, pek çok şeyin dokunduğunu ifade ederler.

Gastroparezi

Mide içinde basınç anormalliklerine neden olan bir durum da gastroparezidir. Gastroparezide mide felç olmuş gibidir.  Midenin pompalama, öğütme hareketleri yeterince iyi yapılamaz, sindirilemeyen gıdalar midede normalden daha uzun süre kalır ve mide içi basıncı artabilir. Midede pompalama ve öğütme yeterince yapılamadığı için birikme ve buna bağlı gerilme olur.

Dispepsi

Midenin aşırı duyarlılığı (hipersensitivite), çalışma bozukluğu (gastroparezi), midenin kronik iltihapları (gastrit), stres gibi faktörlerin ayrı ayrı veya birlikte, bir birleriyle etkileşerek oluşturdukları klinik tabloya Dispepsi diyoruz. Dispepsiye hazımsızlık ta denmektedir. Dispepsi olan hastalar midelerinde şişkinlikten rahatsızdır. Erken doyarlar,  yemekten sonra uzun süre tokluk hissi devam eder. “Mideme taş oturmuş gibi hissediyorum” derler genellikle. Mide ağrısı ve bulantı olabilir. Dispepsi olan hastalarda midede gaz şikayetine ve geğirme problemine sık rastlıyoruz.

Bütün bu durumlarda hasta çözümü geğirerek rahatlamakta arayabilir. Ama doğru bir yaklaşım değildir. Rahatlatacağına daha da kötüleştirebilir. Asıl çözüm şişkinlik, yalancı tokluk hissi, gerginlik ve gaz gibi hislerin oluşma nedenlerinin saptanması ve bu nedenlerin tedavi ile ortadan kaldırılmasıdır. Mesela dokunan bir ilaç veya besin varsa ondan uzaklaşmak, kesmek doğru bir yaklaşım olacaktır. Mide hareketleri bozulmuşsa, gastroparezi oluşmuşsa yemeklerin daha fazla ve iyi çiğnenerek yenmesi, hazmı güç olan besinlerden kaçınılması gerekir. Gastropareziye uygun bir diyet tedavisi yapılabilir. Algılayıcılarda hassasiyet artışı yani aşırı duyarlılık (hipersensitivite) varsa bunu normale çevirmeye yönelik tedaviler uygulanabilir.

Geğirme Tedavisi

Tedavide başarının ilk şartı hastanın neler olduğunu anlamasına bağlıdır. Havayı rahatlamak için ve kendisinin, isteyerek yutup çıkardığını anlamalıdır. Çoğu zaman midede fazla gaz olduğu hissi bir yanılgıdan ibarettir. Hastalar midede normalden fazla gaz olduğuna ve geğirmekle bundan kurtulmaya çalıştıklarına inanırlar. Aslında yutup, yutup çıkarmaktadırlar. Hava yutmayı bir tedavi yöntemi gibi uyguladıklarını anlamaları gerekir. Gaz çıkarırken videoya kaydedilip izlettirilirse hava yuttuklarını anlamaları kolaylaşabilir. Bu sırada bazı tipik hava yutma hareketleri yaparlar. Önce yutkunur, sonra gaz çıkarırlar. Bazıları da göğüs kafesini genişleterek havayı içeri çeker, sonrada çıkarırlar. Baş, boyun ve göğüs hareketleri tipiktir.

Hastalar havayı rahatlamak için kendilerinin bizzat yuttuklarını anladıktan sonra gerisi kolaylaşır. İkinci adım olarak midede gerginlik hissi oluşturan asıl problemin tedavisi gereklidir. Yukarda bahsedildiği gibi pek çok farklı mide hastalığı bunun nedeni olabilir. Bunlar uygun şekilde araştırılmalı ve tedavi edilmelidir. Bazı durumlarda mide boşalma zamanı, pHmetri, impedans gibi ileri tetkikler gerekebilir.

Pek çok hastada aşırı duyarlılık yani hassasiyet artışı vardır. Bu durumda doğrudan basınç algılayıcıların hassasiyet düzeyini ayarlayıcı tedaviler uygulanır. Burada bazı özel antidepresan ilaçlar işimize yarayabilir. Hastada depresyon veya stres olmasa da sensör duyarlılığını düzenleyerek yararlı olurlar. Hastaların bir kısmı antidepresan kullanmaya karşı ön yargılıdır. Bu tür ilaçlar verildiğinde doktorun bir hastalık olduğuna inanmadığını düşünebilmektedirler. Mide ve barsakların kendi sinir sistemleri vardır. Antidepresanların bu sinir sistemi üzerinde de etkileri vardır. Burada çoğu zaman amaç depresyon tedavisi değil enterik sinir sistemi adı verilen bu sinirlerin ve sensörlerin çalışmasının düzenlenmesidir. Hastalar iyi bilgilendirildiklerinde genellikle tedaviye uyumlu oluyorlar. Tabi bu yararlı etki tüm  antidepresanlarda aynı düzeyde mevcut değildir. Her antidepresan umulan faydayı sağlayamaz. Sindirim sistemindeki sinir hücrelerine daha iyi etki eden, daha özel antidepresanlar vardır.

Hassasiyet artışı strese bağlı ise buna yönelik psikiyatrik tedavi de yardımcı olabilir. Bazı hastalarda ise geğirme bir davranış bozukluğu halini almış kronikleşmiştir.  Bir davranış biçimi olmuştur ve düzeltilmesi zor olabilir. Bu amaçla da psikiyatri desteği gerekebilir.

Özet olarak midede gaz, şişkinlik ve geğirme olanların tedavisinde yapılabilecekleri şöyle sıralayabiliriz:

  • Yeme içme alışkanlıklarının düzeltilmesi gereklidir
    • Yemekler yavaş yenmeli ve çok iyi çiğnenmelidir. Bu hastaların mideleri genellikle iyi çalışmaz, hazmetmez. Yemekler iyi çiğnenirse hazmı çok daha kolay olur, şişkinlik ve geğirti yapmaz.
    • Çok fazla lif içeren besinlerden kaçınılmalıdır. Bu hastaların sebze ve meyve kabuklarını yemesi uygun değildir, eritilemeyebilir.
    • Yeterli su tüketilmelidir. Özellikle yemeklerden 1-2 saat sonra, yudum yudum ve bol miktarda su tüketilmelidir.
    • En çok rahatsızlık veren yemek, akşam yemeğidir. Akşam yemekleri çok hafif olmalıdır ve kesinlikle geç saatlere bırakılmamalıdır. Yatarken mide tamamen boşalmış olmalıdır. Kesinlikle geç saatte veya gece kalkıp atıştırma yapılmamalıdır.
    • Çok yağlı yada kızartılmış besinlerden uzak durulmalıdır.
    • Dışarda yemek yerken çok seçici olunmalıdır. Hazır gıdalarda sindirimi çok zor, çok düşük kaliteli bileşenler kullanılabiliyor.
  • Midede şişkinlik ve geğirmeye ek olarak mide yanması ve ağrısı da varsa, öncelikle reflü araştırması yapılmalı, gerekirse tedavi edilmelidir. Reflü ile ilgili olarak web sitemizde aşağıdaki yazılarımız yardımcı olabilir:
  • Mide çalışma bozukluğu açısından yararlı olabilecek yazılar:
  • Çözüm bulunamayan hastalara psikiyatrik değerlendirme ve gastrointestinal motilite incelemeleri yararlı olabilir.